5 Aralık 2017 Salı






Merhaba. Takvim yaşım bugün itibariyle 40. Yazıyla kırk,...KIRK. Evet kabullenmesi biraz zor gibi :)
Yirmilerdeyken otuz, otuzlardayken kırk biraz ürkütücü geliyor. Yok ben almayayım ya, şurda biraz fazla kalsam olmuyor mu gibi bir düşünüyor insan. Yani ben öyle hissettim şahsen.

Matematiksel hesabı yaptıktan sonra bir de madalyonun diğer ve daha katmanlı yüzüne bakmak için yazmak istedim bu yazıyı. Bakalım olacak mı? :)

Onar onar gideyim diyorum. İlk on yıl, çocukluk... Tatlı, hoş anılar var, zorluklar var, hayaller var. Başarılı, temiz, düzgün, kurdelalı bir ilkokul çocuğu var o yıllarda. Ankara soğuğu, karı var. Erol Dayım var karda kendi yaptığı kızakla bizi kaydıran ve otuzunda ölen güzel insan. Ölümle tanışmışım demek bir o bir de dedem sayesinde. Ankara'nın kuru yazında denize gitme hayalleri kuran ama Kur'an Kursu ile yaz tatili geçiren bir orta halli aile çocuğuyum ben. Sezen Aksu'nun Dağlardır Dağlar şarkısı çalıyor fonda.

İkinci on yılda hayatıma ani ve güzel bir giriş yapan sevgili dostum, seçilmiş kardeşim, canım İlknur'um en belirgin figür. Ne mutlu ki hala hayatımda, hep arkamda, eli üstümde, uzakta da olsa kalbi hep benimle.  Ortaokul, ilkler, okunan onlarca kitap ve açılan yeni pencereler, lise, üniversite, yeni dostlar, Ankara Kafkas Kültür Derneği çatısı altında yaşanan şahane günler. Burada çok güzel anılar var. İlk gençlik, güzel şey.

Üçüncü on yıl, hımm. Burası hareketli bayağı. Burada küçük bir öğretmencik var. Babasını kaybedip on gün sonra ayağını sürüyerek evinden sekiz yüz kilometre uzaklara giden. Pamuk tarlası var okulunun karşısında.  Zorluklar, isyanlar, özlemler, önemli kararlar, travmalar, sıkı dostlar ve güzellikler, talihsizlikler, mektuplar, mektuplar. Gençlik. 

Son on yıllık sürece baktığımda radikal kararlar, yenilenme, kabuk değiştirme görüyorum. Fonda Yalova ve İstanbul. Özgürlük ana teması ilk beş yılın. Çok güzel günler, geceler, anılar ve dostlar yine, yeniden.
Sonra ikinci bahar, bambaşka bir boyuta geçiş söz konusu, hayatıma giren minik bir varlıkla. Huzur, güven ve mutluluk var, aile, şükür var. 

Elbette her şeyi bu yazıya sığdırmak, hepsini yazmak mümkün değil. Kırk yıl yaşamışım şu dünyada! Milyarlarca yıllık dünya tarihinde göz açıp kapama kadar olsa da, insan ömrü için az değil. Kırkını göremeden giden nice can varken. 

Bu yaşam sürecime totalde şöyle bir yukarıdan baktığımda, acıyı, zorluğu, sevgiyi, ilgiyi, yanlışları ve doğruları, dostları, kahkahaları ve göz yaşlarını görüyorum. Bugün facebookta kendime sizin yazdıklarınızla bir hediye vermiş oldum. Gördüm ki gülen, olumlu, dingin yanım pek çok kişide benden kalan. Bu beni mutlu etti. 

Güldüm. Danslar ettim. Sohbetler ettim. Gezdim. Okudum. Ağladım. İzledim. Çalıştım. Öğrendim. Öğrettim. Üzdüm. Üzüldüm.İyi de oldum, kötü de. Yalnız kaldım kimi zaman, kimi zaman çoğaldım. Güçlüsün derler; bilemem güç müdür, başka şey mi. Ama pes etmedim çok mücadeleci olmasam da.

Olmak istediğim yerde miyim? Emin değilim. Bu maddeyle, kariyerle vs. ilgili bir sorulama değil asla. Onlarla ilgili iddiam ve beklentim pek olmadı. Daha engin bilgilere sahip, daha derin sulara dalmış, daha çok şey yapmış, daha çok gezmiş olabilirdim. Ama hakkımı da yemeyeyim, kendi çapımda fena değildim. 

Hayatıma giren herkese, dokunduğum her canlıya şükürler olsun. Varlığım bir kişiye iyi bir etkide bulunduysa ne mutlu bana. Korkmuyorum senden 40! Geleceğin varsa göreceğin de var :) 

Bugün ayın beşi mi diye sorup koşarak sarılan, "iyi ki doğmuşsun" diyen dünya güzelim var bir kere, o yüzden daha on yıllar lazım hem bana ;)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder