1 Ekim 2010 Cuma

Edebiyat Notları: AYLAK ADAM

     Yusuf Atılgan ilk defa okudum. Kitap hakkında hiçbir yorum okumamıştım daha önce sanırım. Hâlâ da okumuş değilim. Naçizane yorumum, bir parça Tezer Özlü, bir parça Oğuz Atay tadı verdiği yönünde. Fakat kendi üslubu da gayet özgün bununla beraber. İnsana ilişkin çözümlemelerin kuvveti de Peyami Safa'yı anımsattı demeden geçemeyeceğim. Alıntı yapmaya pek uygun bir roman sayılmaz ama tekrar elime aldığımda tadımlık bir kaç cümle yazmak isterim.

     Aylak Adam' ın bütün günler, geceler boyu kendi dilediğini yapabilmesine uygun yaşam tarzı, ki"bohem hayat" oluyor sanırım literatürde, imrenilmeyecek gibi değil. Kendince yaptığı sosyal deneyler çok renkli. Yaptığı monologlar zihin akışı, okumayı benim için keyifli kılan unsurlardı. Kendime yakın da bulduğum bir durum aslında. Olayları, kişileri dışarıdan izlemek, biraz eğreti durmak, içine giremeyip dışarıdan gözlemci olarak kalmak. Tam da bu nedenlerle bu tür okumalar beni daha depresif, hayatı gözümde daha anlamdan yoksun kılabiliyor. İşte burası çok iyi değil. Ama yine de çok severek okuyor ve kitabı günlük yaşamıma kolayca dahil ediyorum. Yolda yürüken, bir yere bakarken kitabın cümlelerine benzer cümleler kuruyorum içimden. Yazma şevkim de canlanıyor bu arada.
     Bir gün bir kitap yazarsam böyle bir yapısı olur büyük olasılıkla.
 
   Romanı elinde görüp el koyduğum, okumama aracı olan güzel adam Gök' e de teşekkürü borç bilirim bu yazı vesilesiyle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder