15 Şubat 2009 Pazar

.....................

Yaşam bazen, taşıdıkça ağırlaşan bir çanta misali omuzda. Hele ki yürümekten hazzetmediğin yollarda isen.
İzlediği bir filmde aklına düşmek birinin, uzaklardan sürpriz kartpostallarla anımsanmak, dinlenen ezginin paylaşma isteği duyulanı olmak, hırkanın kokusunu özlemle içine çektiğine tanık olmak bir başka parçanın, farklı zamanlarda aynı sayfalara birbirinin gözü ile bakmaya çalışmak ortak bir ruh yakalananlarla, yarasını gösterip şefkatine sığınması bir çocuğun, gecenin katran karasında yılların tüketemediği kelimelerin çarpışmasını beklemek karşılıklı... Bu vakitlerdir taşınanı anlamlı kılan, yüksünmekten mahcubiyet duymana sebep olan..

5 yorum:

  1. ne yazacağımı, yazıyı okurken duyduklarımı nasıl kelimelere dökeceğimi bilemedim. kendimi düşündüm bi an. yaşadıklarımızın çoğunun bir şakadan ibaret olmasını istiyoruz hayatta. yaşarken acı çekmeyelim istiyoruz. ama bilirsiniz bedeli ödenmeli herşeyin. bir bakışın, gitmelerin, dokunuşun, kanatmanın, yalnızlığın ve biçok şeyin. ve kaybetmeyi öğrenmeliyiz değil mi. ama nedense hep mızıkçılık yapar oyunu bozmak isteriz. çünkü birbirimize değil, birbirimize yüklediğiniz anlamlara heyecan duymuşuzdur.

    YanıtlaSil
  2. yazılarını okuyorum . evet güzel. gerçekten güzel. okurken düşünüyorum. ve aklıma gelenleri tekrar ediyorum. mırıldanıyorum v.s. aslında özeti şu."Yapmanız gereken çok önemli bir şeyi yapamadığınız, vermeniz gereken çok hayati, haklı bir tepkiyi veremediğiniz o meşum anı, zihninizde tekrar tekrar yaşamak. Ölene kadar yaşamak. O ana hapsolmak. O anın içinde kavrulmak. " bütün düşündüğüm şey bu. bi şiir de iyi giderdi ama. neyse. onu da kendime saklayayım. heves gibi içimde kalsın o da..

    YanıtlaSil
  3. Alıntı "Sabırsız Yürek" ten mi acaba? Böylesine güçlü duyguların halâ yaşandığına dair inancım o kadar zayıf ki "adsız". Şiirini paylaşmanı isterdim..

    YanıtlaSil
  4. yaşarken yazıyoruz aslında biz insanlar şiiri. sadece görmüyoruz. ya da gördüğümüz şeyin veya yaşadığımız duygunun, görüntünün ,o eşsiz anın farkına var(a)mıyoruz. KORKU denilen şey bu sanırım. inanamamak:))) bilirsin gerçekler başka öğretilmiş hepimize. kendi gerçeğimize ne zaman yaklaşsak kimi zaman zarifçe elimizin tersiyle iteriz onu kimi zaman da arkamıza bakmadan!!!(kaç kez arkamıza bakmamayı becerebildiysek artık:))) kaçar gideriz. neyse ben yine başladım gevezeliğe. "fazla konuşunca saçmalıyorsun sen" derdi bir arkadaşım. haklı:))
    şiir benim değil. yaz(A)mam da zaten. ama içimizde kalmasın okuyalım...

    ""susacak kadar büyütürüz ya çok şeyi
    ben en çok yoksulluğumuzdan korkarım
    nasıl da yoksuluz sessizliğin karşısında
    korkuyoruz kelimelerin de bunca yükselmesinden
    ya düşerlerse aramıza!Harflerden kumu
    üfleyince çöl görünür mü bilinmez, fakat
    sözler kaybolunca görünen ufukta, hayat
    herkesi ıssız adasına indiren gemi...
    niye mırıldanıyorsun yağmuru?

    ne hayattan ıslanıyor ne aşktan
    kuru yürek,yaşlı göz;bakışların
    bulut topluyor bir başka bakıştan
    yağmaladığı kadar sır dökecek
    elbet gözün açık gereği de bu

    keşke gözlerinde tutmasan beni

    yağmur düşer düşmez dile
    yüreğini topla evden
    çünkü kadından önce
    yağmuru gider evden

    yağmurun yağdığı ayrılık için
    birinin dilinde gezinen yağmur
    birinin usulca çekildiği yürek
    dedikleri o küçük şehir

    birlikte uyuyanlara göre değildir
    herkesin kalbinde bir başka yağmur
    yağmuru onarmaya benzeseydi
    keşke bir aşkı onarmak

    bir bulut yetiyor da aksak
    yağmuru gökyüzünde yürütmeye
    yetmiyor sözlerin bini kekeme
    aşkı sular gibi söyletmeye

    bilinir de ahmakıslatanda ustalığım
    çırak bile sayılmam şu aşk ilminde



    gözün şiire bakışı
    yağmurlu görünmek için

    YanıtlaSil
  5. "biliyorum
    bazı uzaklıkların hiç mektup beklemediğini...

    bazı şiirler de bekleyemiyor yağmurun dinmesini!"

    YanıtlaSil