Eski çevirisinde adı "Acımak" olan bu romanda yazarın acıma duygusunu derinlemesine ele alışı, gereksiz acımaların insanı hangi durumlarla baş etmek zorunda bırakacağı leziz bir biçimde anlatılmış.
Zaman zaman sağlıklı bir vücuda sahip olmanın ayrıcalığından utanabilecek kadar duyarlı olan kahramanımız üzerinden insanın duygusal katmanlarını bir bir soyup sorgulamış Stefan Zweig. Benim naçizane yorumum bu kadar. Gerisi kitabın içinden, algı süzgecimin üstünde kalanlardan bir bölümü. Buyrun paylaşalım:
"Başkalarından dinlenenler ve kitaplardan okunanların hepsi gelip geçiyor, geriye yalnızca kendi yaşadıklarınızın yüreğinizde uyandırdığı duygular kalıyor."
"... Arzulamak ve özlem duymaktan çok daha beterinin, istemediğin halde sevilmek ve bu rahatsız ediici tutku ve ihtirasa karşı koyamamak olduğunu anlıyordum....... Karşılıksız olarak sevilen kişi, ölçüsünü ve sınırlarını kendisinin belirleyemediği bu tutkuya gem vurmakta çaresizdir."
"Ve aşk kendi dünyasında her şeyin en sınırsızını , en ölçüsüzünü arzuladığı için, ölçülü ve tedbirli olan her şey onun için dayanılmaz ve iticidir."
"Kararlarımız, kabul etmek istemesek de büyük ölçüde sosyal konumumuzla sağladığımız uyuma ve çevreye bağlıdır. Düşüncelerimizin büyük kısmı genellikle önceden edinilmiş izlenimlerin ve etkileşimlerin doğal bir sonucudur."
"Vicdan anımsadıkça, hiç bir suç unutulmaz!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder