28 Mayıs 2008 Çarşamba

HAMAM


İlk kez kapısından içeri adım attığım, hayli özgün bir mekân imiş gerçekten. Nem kokusu ve buharların ardında, su şırıltıları arasında, insan bedenindeki zaman izleri kaçtı benim gözüme en çok...



'Et' sözcüğünden pek hazzetmesem de üstad Murathan Mungan' ın şu leziz cümlesi bir kez daha geldi dimağıma, yazıldı: "....etinden geçen zamanla içinden geçen zaman aynı değildi..." Zaman, kimbilir kimlere ne çelmeler takarak, neleri sündürüp nereleri buruşturarak geçmiş gitmişti tenlerden... Kanın çatlattığı damarlar, güneş altında pörsümüş, lekelenmiş deriler, belki zamanında bir kıvılcımla alev almış, çok can yakmış, hazzın her türlüsünü görmüş gözenekler, kim bilir...

Görünenin ardındakini, ancak suretin arkasındaki biliyor.

21 Mayıs 2008 Çarşamba

HIRlı HIRsız

Birilerinin hayatına hiç beklenmedik ve en önemlisi istenmedik bir şekilde dokunanlar, kurcalayanlar vardır hani. Bu 'dokunma' ve 'kurcalama' mecazî düşünüldüğünde de, gerçek anlamında olduğunda da gayet rahatsız edicidir.

Sizin bir çok insanı kapıdan içeri almak, bir bardak çay ikram etmek için farkında ve ya olmaksızın ne çok ölçütle değerlendirdiğiniz , daha ince bir eleme sonucu odanızın kapısını sonuna kadar açtığınız umurunda bile değildir bir "hırsız"ın. Onun kendinde, kapınızdan içeri elini kolunu sallayarak girebilme, belki kardeşinizin, annenizin, sevgilinizin ve ya/hatta eşinizin izinsiz karıştırmadığı özel çekmecenizi, dolaplarınızı, gizli kapaklı yerlerinizi köşe bucak karıştırma hakkını kendinde görmesi ne tuhaf!

Yalnızca maddi değerlerime el uzatması değil beni rahatsız eden. Hiç bilmediğim gözlerinin( ve belki ellerinin de), fotoğraflarımın, filmlerimin, not defterlerimin, yatağımın üzerinde kimbilir ne şekilde gezmesi...

Bir hırsız, gezdiği eve sadece maddesel arayışla mı bakar, yoksa farklı birşeyler de arar mı bilemiyorum. Ve cebine koyup götürdüklerinin, kişinin hayatından, anılarından, özenle yıllarca koruduğu değerlerden de birşeyler çALMAK olduğunun farkında mıdır?

15 Mayıs 2008 Perşembe

Yeni Deneyimler

İlk defa arabayla ilgili bir tamirat işini kendi kendime hallettim bugün. Ve dedim ki içimden "bunları da yapacakmışım demek.. ve bak nasıl da yapılıyormuş iş başa düşünce". Diğer yandan, bazı konularda sorumluluğu ve yetkeyi tamamen bir başkasına devretmek ne rahatlıkmış meğer...

11 Mayıs 2008 Pazar

BELİRLENMİŞ GÜNLER

"Bizim annemiz çok özel. Ya sizinki?" Bir mağaza camından okuduğum bu yazı, insanların zaaflarından yararlanmak ve duygularını sömürmek üzere cümleler, reklâmlar, kampanyalar üretilen günlerden bir kez daha mide bulantısı duymama sebep oldu.

Bu özenle belirlenen günlerde, o günün adına uygun 'varlık'ları olmayan insanların hangi deliğe kaçsalar gözlerine dokunacak, kulaklarına çalınacak uyarıcılardan kaçamayacaklarını düşünmek de daha can sıkıcı olan yanı...

9 Mayıs 2008 Cuma

Açılış Notu

Ortaokul yıllarımda çok değerli öğretmenim İbrahim ERDEM rehberliğinde başlayan günlük tutma alışkanlığım, uzun yıllardır, seyrelerek de olsa devam ediyor.

İnternet günlüğü oluşturmak da zaman zaman düşünüp bazen üşengeçlik, bazen paylaşma konusundaki kararsızlığım nedeniyle askıya aldığım bir eylemdi.

Bu gün, o günmüş demek. Pek de düşünmeden birden kendimi, bana ait sanal defterimi oluştururken buldum. Sayfalara gözleri değecek olan herkese şimdiden merhaba...