8 Ocak 2012 Pazar

devr-i sene

iki yıl önce, tarih bugünün tarihi, günlerden cuma idi. akşam telefonuma düşen mesaj şöyleydi:"yarın, küçük fil?" gülümsedim.. ertesi gün, Yalova'nın en sevimli, sıcak mekânlarından Küçük Fil'de, siyah tişörtlü bir adamla su gibi akıp giden bir sohbetin içinde buldum kendimi. saatler geçti, daha oturabilecekken ben oturaksız nero, kalkıp veda ettim, gittim.

sonraki günlerde zeki demirkubuz konulu e-postayla başlayan yazışma trafiği çok işlekti,çok keyifliydi. tatlı tatlı cümleler düştü de düştü bilgisayar ekranından gözüme, gönlüme.

hikâye uzun, anlatması zevkli. ama kestirmeden varıyorum: siyah tişört ve kotun(hem de ne kot!)öyle yakıştığı, öyle güzel gülümseyen(kahkahası da ayrı meşhurdur hani),güldüren, lezzet avcısı, ılık rakıcı,herkesi, herşeyi düşünmekten saç kalmamış güzel kafalı adam şimdi en yakınımda, yanıbaşımda. Küçük Fil'deki gibi sıcak ve güzel konuşuyor hala karşımda. 2010 yılına bana bu armağanı verdiği için tekrar teşekkür ediyorum.
hey Gök,haftaya Küçük Fil? ;)

2 yorum:

  1. ne güzel, insanın içinin ısıtan bir yaşanmışlık :)) tebessüm ilişti dudağımın kenarına

    YanıtlaSil